Dibe vurma riskini kendimi ayakta tutma çabalarımla ekarte ettiğimi düşündüğüm bir haftayı geride bıraktım. Acı sağlam, acı hala içerde. Üstüne kana kana su içiyorum bastırsın diye ama fayda etmiyor. yalnız kaldığım kafamı dinlediğim zaman az, devamlı insanlar var etrafımda. Konuşuyorlar, yorum yapıyorlar, en kötüsü soru soruyorlar. Sanki cevap vermem gerekiyormuş gibi. Bünyem aklımdan önce davranıyor ve hemen resti çekiyor, 2 gün boğaz şişliği baş ağrısı derken gripten yatıyorum. Evde kalması iyi geliyor sessizlik ruhumu dinlendiriyor.
Ayağa kalktığımda güç bende diyebilmeyi çok istiyorum. Diyormuş gibi de yapıyorum, ne de olsa inandıklarımız var: ‘İnsan herşeyi kendi yapıyor’. Ben de kendim birşeyler yapıyor olsam gerekki ne etrafımdaki güzellikleri net olarak görebiliyorum ne de suyu içmekten vazgeçip yüzleşebiliyorum. Güç bende demek hiçbir şeye fayda etmiyor. Öyle bir arada kalmışlıkki, her taraf bulanık. Ve ben sesimi çıkartamıyorum, gittikçe derine bastırıyorum sıkışmışlığımı. Konuşamıyorum... Dilim dönmüyor, kelimeler çıkmıyor. Kaçıyorum boyuna işten, evden, kendimden, düşünmekten; koşar adımlarla kaçıyorum. Düşünmezsem sıkıntı yok diyorum, nasılsa iyileşirim.
Derken anathema’nın konser kaydı çıkıyor karşıma. Olmaz olur derken alıyorum. Yanlış hareket! Çarpıyor bi güzel. Were You There ile giriyor, Forgotten Hopes diyor One Last Goodbye’da geldiğimizde ben çoktan dağılmış oluyorum. Natural Disaster'da beyaz bayrağı çekiyorum. Şimdi netleşti mi herşey? Bu saatten sonra net olsa ne yazar deyip, kapatıyorum sesi. Bu sefer içimdeki konuşmaya başlıyor, Angelica söylüyor bağıra bağıra. Kayıtta yoktuki bu diyorum, susturmaya çalışıyorum olmuyor. O an netleşiyor gözümün önündekiler, tek tek kareler geçmeye başlıyor. gidiyorum diyorum buradan. Gidiyorum ve geri gelmeyeceğim. Tam 5:51 dakika sürüyor. Şarkı bitiyor, gözümü açıyorum. Hala aynı yerdeyim.
- Geçti mi?
- Bilmem, bi sızı var.
- Sızı hep kalacak, önemli olan dikişleri doğru atabilmemiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder