03 Haziran 2012

sokaklar


Bugün ofise gitmek için taksiye bindim, Ümraniye Küçüksu dedim taksiciye. Köprü sapağına gelmeden saatin daha 10:00 olduğunu ve çok gereksiz bir hareket yaptığımı anlayarak Akaretlere gidelim usta diyiverdim. En sevdiğim kahveciden kahvemi aldım, sağ kolumda laptop Beşiktaş’a yürümeye başladım.  Beşiktaş, çok sevdiğim birinin bana umut veriyor dediği semt... Benim içinse ne olduğumu hatırladığım yer... Esnaf dükkanları açmaya başlamış, bir tek giysi satanlar kalmış. Pando Amca’nın önünden geçerken en son ne zaman fırından ekmek aldım diye düşündüm. Ne zaman kahvaltıcıdan peynirimi, manavdan manavın seçtiği domatesleri almıştım? Pazar akşamı için balık pazarından hamsileri alıp kızartmayalı ne kadar olmuştu? BIM’in Türkiye’de kaç tane şubesi olduğunu ezbere bilirken, bizim mahallenin tek bakkalının ismini hatırlıyor muydum? Oysa küçükken hergün uğrayıp elimdeki bozukluklara kaç sakız, kaç gofret geleceğini onunla beraber hesap etmiyor muydum? Büyük vefasızlık dedim içimden, ama en büyüğünü kendime yapmışım bunca zaman. Ben sokakları, mahalleleri, en çok da oralardaki beni özlemişim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder